Post apokaliptik filmler veya kıyamet sonrası filmler, dünyanın yıkım, felaket, salgın, savaş gibi olaylar sonrasında kötü bir geleceği tasvir eden bir türdür. Bu filmler, hayatta kalanların nasıl yaşadığını ve hayatta kalmak için verdikleri mücadeleyi konu alır. Genellikle devletler ve kolluk kuvvetleri yoktur, kaos ve anarşi hakimdir. Ayrıca, silahlanmış çetelerin varlığı da sıkça görülür. Bu türün ilk örneği 1916 yapımı Danimarka filmi “Verdens Undergang”tır.
Post-apokaliptik filmler farklı türler ve hikayeler içerebilir. Örneğin, George Miller’ın “Mad Max” serisi, bu türün en popüler örneklerindendir.
İşte 5 tane Post Apokaliptik film önerisi:
1- The Survivalist (2015) yön. Stephen Fingleton (IMDB: 6.4/10, Letterboxd: 3.4/5)
The Survivalist (2015)
The Survivalist, 2015 yapımı bir İngiliz bağımsız gerilim ve post apokaliptik filmidir ve Stephen Fingleton tarafından yönetilmiştir. Film, dünya genelinde yaşanan petrol krizi ve artan nüfusu gösteren bir grafikle başlar. Hikaye, ormanlık bir alanda kendi başına yaşayan ve tarım yapan bir karakterin yaşamını takip eder. Ancak bir gün, kapısına bir anne ve genç kızı (Mia Goth) gelir ve yardım isterler. Bu olay, karakterin rutinini değiştirir.
Petrolün azalması ve nüfusun artması sonucu ortaya çıkan krizin etkilerini gözler önüne seren film, güven, muhtaçlık ve itaat gibi temaları işler. İnsan ilişkilerini huzursuz bir atmosfer içinde inceler ve insanların böyle bir çevrede nasıl davranabileceklerini gösterir.
Stephen Fingleton, önce 2014 yılında “Magpie” adlı kısa filmi çekmiş ve ardından 2015 yılında aynı konuyu uzun metraja uyarlamıştır.
2- It Comes at Night (2017) yön. Trey Edward Shults (IMDB: 6.2/10, Letterboxd: 3.2/5)
It Comes at Night (2017)
It Comes at Night, 2017 yapımı bir Amerikan korku, gerilim ve post apokaliptik filmidir. Trey Edward Shults tarafından yazılıp yönetilen bu film, post-apokaliptik bir dünyada hayatta kalmaya çalışan bir aileye odaklanır. Film, korku ve gerilim öğelerini ustalıkla kullanarak izleyicilere gerilim dolu bir deneyim sunar.
Hikaye, bir salgın hastalığın dünyayı tehdit ettiği bir gelecekte geçer. Ailenin, kendilerini ve yaşadıkları evi korumak amacıyla aldıkları sıkı güvenlik önlemleri, film boyunca gerilimi artırır. Ancak, bir gün başka bir aile ile karşılaşırlar ve bu karşılaşma, güven, paranoya ve hayatta kalmak için yapılan zor kararlarla dolu bir hikayenin başlangıcını işaret eder.
It Comes at Night, post-apokaliptik bir dünyada insan doğasının karanlık yönlerini ve güvenin ne kadar zor kazanıldığını gösteren bir filmdir.
3- Snowpiercer (2013) yön. Bong Joon Ho (IMDB: 7.1/10, Letterboxd: 3.7/5)
Snowpiercer (2013)
Snowpiercer, 2013 yapımı bir Güney Kore-ABD ortak yapımı bilim kurgu ve post apokaliptik bir aksiyon filmidir. Film, ünlü yönetmen Bong Joon ho (Parasite filminin yönetmeni) tarafından yönetilmiştir ve çeşitli toplumsal temaları ele alırken post apokaliptik bir dünyada geçer.
Hikaye, gelecekte dünyayı kaplayan aşırı soğuk bir iklim felaketinin ardından hayatta kalmaya çalışan insanların son umudu olan Snowpiercer adlı devasa bir treni takip eder. Tren, hayatta kalan son insanları taşıyan bir topluluğa ev sahipliği yapar. Ancak bu tren, toplumsal sınıf ayrımcılığına dayalı bir düzeni sürdürmektedir. İşçi sınıfı, trenin arkasında sıkışmış ve kötü koşullarda yaşarken, zenginler ve ayrıcalıklı sınıf trenin ön kısmında lüks içinde yaşamaktadır.
Ana karakterimiz Curtis (Chris Evans), arkadaki sınırlamalara karşı bir isyanı başlatır ve trenin kontrolünü ele geçirmeye çalışır. Bu isyan, trenin farklı vagonları arasında ilerleyerek farklı toplumsal katmanları ve vagonları keşfetmeyi içerir. Bu yolculuk, toplumsal eleştirileri ve sınıf mücadelesini ele alan bir maceraya dönüşür.
Snowpiercer, toplumsal adaletsizlikleri, sınıf ayrımcılığını ve insan doğasının karanlık yönlerini ele alan bir filmdir. Bong Joon ho’nun yönetmenlik becerileri ve filmdeki atmosfer, izleyicilere o trenin içindeymiş hissini yaşatır.
4- The Rover (2014) yön. David Michôd (IMDB: 6.4/10, Letterboxd: 3.4/5)
The Rover (2014)
The Rover, 2014 yapımı bir Avustralya-ABD ortak yapımı post apokaliptik bir suç ve dram filmidir. Film, David Michôd tarafından yazılmış ve yönetilmiştir. Hikaye, yakın bir gelecekte geçer ve dünya ekonomisinin çöküşü, toplumsal çalkantılar ve suç dalgası sonucu kaosa sürüklenen bir dünyayı tasvir eder.
Ana karakterimiz Eric (Guy Pearce), Avustralya çölünün sıcak ve acımasız ortamında sessiz ve kararlı bir şekilde yaşamını sürdüren gizemli bir adamdır. Ancak, Eric’in düzeni, bir grup suçlu tarafından çalınan bir aracın ardından çöküşe geçer. Eric, aracını geri almak için acımasız bir suçlu olan Rey (Robert Pattinson) ile işbirliği yapar. Birlikte çölün tehlikeli ve yasa dışı topraklarında bir yolculuğa çıkarlar.
The Rover, post-apokaliptik bir dünya ve insan doğasının vahşi yönlerini gösteren sert ve gergin bir filmdir. Film, ekonomik çöküşün ve toplumsal bozulmanın ardından insanların hayatta kalma mücadelesini anlatır. Guy Pearce ve Robert Pattinson’ın etkili performansları filmi taşıyan unsurlardandır. David Michôd’ın yönetmenlik tercihleri ve filmdeki sıcak tonlar izleyici terletecek cinstendir.
5- The Quiet Eath (1985) yön. Geoff Murphy (IMDB: 6.7/10, Letterboxd: 3.5/5)
The Quiet Earth (1985)
The Quiet Earth, 1985 yapımı bir Yeni Zelanda bilim kurgu ve post apokaliptik filmidir. Geoff Murphy tarafından yönetilen ve Craig Harrison’ın aynı adlı romanından uyarlanan bu film, post apokaliptik bir dünyayı işler.
Hikaye, bir bilim insanı olan Zac Hobson isimli karakterin gözünden anlatılır. Zac, bir küresel deneyin sonucunda dünya üzerindeki tüm insanları yok ettiğini düşünerek uyanır. Ancak kısa bir süre sonra bazı insanların hayatta kaldığını keşfeder. Bu hayatta kalanlar, kendilerini sıradışı olaylarla çevrili bir dünyada bulurlar. Bir yandan bu tuhaf olayları anlamaya çalışırken bir yandan da insanlığın sonunu araştırmaya başlar.
Film, post-apokaliptik bir dünyanın yalnızlığını, izolasyonunu ve insan doğasının derinliklerini ele alır. Aynı zamanda, bilimsel ve felsefi temaları da işler. Zac, dünyanın sessizliği içinde kendi kimliğini ve insanlığın geleceğini sorgular.
The Quiet Earth, sakin bir tempoda ilerlerken atmosferi ve çekim teknikleriyle dikkat çeker. Bruno Lawrence’ın performansı ve Geoff Murphy’nin yönetmenliği, filmi hissiyatını oldukça güçlendirir.