Van der Linde çetesi, Blackwater Polis Departmanı, Pinkerton Ulusal Dedektiflik Ajansı ve oradaki varlığı kesin olmamakla birlikte ünlü silahşör Landon Ricketts’ın da dahil olduğu Blackwater Katliamı, 1899 yılının Mayıs ayında Blackwater limanında bulunan bir feribottaki soygun esnasında gerçekleşen bir olaydı. Katliamda 22 kanun kaçağı, 15 Blackwater Polis Departmanı görevlisi ve sivil halktan kayıplar olduğu bilinmekte. Ölenlerden birinin John Marston’ın ortaklarından Bonnie MacFarlane’in kardeşi Cole MacFarlane olduğu sanılmakta.
Pinkerton’ların olağanüstü çokluğu ve ortaya çıkma hızları, feribot soygununun bir tuzak olabileceği iddialarına da yol açmıştı. “Outlaws from the West” görevinde, Dutch isteğe bağlı bir diyalogda şöyle diyor: “O kadar çok adam mı? Geleceğimizi biliyorlardı.”
Yüksek nüfuslu ve modern bir kasaba olarak bilinen Blackwater’ta gerçekleşen bu olay, 1911 yılında kamuoyunda çokça ses getirdi.
SOYGUN SIRASINDA OLANLAR
Olayla ilgili söylentilere göre, feribotta 150.000 dolar bankaya ait para taşınmaktaydı. Bundan haberdar olan Dutch Van der Linde, Micah Bell’in de cesaretlendirmesine gelerek feribotu soymayı kafasına koydu. Çetenin önemli üyeleri olan Arthur Morgan ve Hosea Matthews soygunda yoktular. Javier Escuella’nın anlattıklarına göre çete paraya oldukça kolay bir şekilde ulaştı ancak aradan çok vakit geçmeden Pinkerton polisleri bölgeyi kontrol altına aldı ve Van der Linde çetesini silahlı çatışmaya zorladı. (Ardından yaşanan olayların varlığı net olarak bilinmiyor lakin Dutch’ın Heidi McCourt isminde genç bir kadını başından vurduğu bilinmekte.)
Çıkan çatışma Van der Linde çetesi için önemli kayıplar getirdi. John Marston, Mac Callender, Davey Callender ve Jenny Kirk çatışma sırasında vurularak yaralandı. Sean MacGuire henüz soygunun başında kimliği belirsiz kişiler tarafından bayıltıldı ve daha sonrasında Ike Skelding’in ödül avcıları tarafından esir alındı. Tüm bu yaşanan arbededen sonra para sadece Dutch ve Hosea’nın yerini bildiği bir yere saklandı ve çete kasabadan kaçarak Ambarino dağlarına doğru yol aldı. Arthur ve Hosea, Dutch’ı böylesine pervasız bir işe kalkışmaya ikna ettiği için Micah’ı suçluyordu.
KATLİAM SONRASI ÇETENİN DURUMU
John Marston katliam sırasında kolundan vuruldu ancak çete Ambarino’ya ulaştıktan kısa bir süre sonra John’u keşfe gönderdği için yaralanmanın hafif olduğu bilinmekte.
Charles Smith’in eli yandı. Yay kullanamasa da çetenin atlarını idare edebilecek ve Colter’daki kamp işlerine yardım edebilecek kadar iyiydi.
Davey Callander katliam sırasında karnından ölümcül bir kurşun yarası aldı. Kuzeye giden çetenin geri kalanına eşlik edecek kadar uzun süre hayatta kaldı. Çete Colter’a ulaştıktan kısa bir süre sonra vefat etti ve daha sonra oraya gömüldü.
Mac Callander da vurulan isimler arasındaydı. Çeteyle birlikte kuzeye gidemeyen Mac, Ajan Milton tarafından bulundu. Dedektif, Mac’i sorguladı ve “merhamet cinayeti” olarak tanımladığı bir şekilde Mac’i öldürdü.
Çetenin kadın üyelerinden olan Jenny Kirk, ölümcül şekilde yaralananlardan biriydi. Çetenin kaçışından kısa bir süre sonra, Davey’den bir süre önce öldü. Ardından Colter’ın hemen kuzeyine gömüldü.
Sean MacGuire yaralı değildi ama katliamdan kısa bir süre sonra Ike Skelding liderliğindeki ödül avcıları tarafından yakalandı ve federal bir hapishaneye nakledilmek istendi. Bir süre işkence gören Sean, çete hakkında hiç bir şey anlatmadı. Daha sonrasında Blackwater yakınlarında bir kampta Van der Linde çete üyeleri tarafından kurtarıldı.